Bugün itibariyle İngiltere’ye taşınalı tam bir ay oldu ve söz verdiğim gözlem yazımı ancak yazabiliyorum. Öncelikle Startup Teknoloji’ye bu iş birliği için teşekkür ederim. Bu yazıda gözlemlerim yanında şirketimizin bir ayağı için neden Londra’yı seçtiğimizi, küresel açılıma neden buradan başladığımızı anlatayım. Biz, ancreva olarak strateji ve marka mühendisliği şirketiyiz.
İlginizi Çekebilir: Microsoft, Çalışanların ChatGPT Kullanmasını Kısa Süreliğine Engelledi
5 Ana Gerekçe Bizi Buraya Sürükledi
1- Uzaktan çalışabilme :
Pandemide kurulduk, kurulduğumuz günden beri ofisimiz yok ve Türkiye’nin farklı yerlerinde bulunan markalarımızı hizmetimizi uzaktan da olsa en iyi şekilde veriyoruz. Pandemiye sadece bu açıdan teşekkür edebilirim. Yani bize, yer bağımsız işlerimizi yapma imkanı sağladı. İş dünyasının bu yeni hali bizi de farklı yerlerden çalışmaya teşvik etti, bu Ankara da olabilirdi, Samsun da, ama bir dünya açılımı için iş dünyasının başkentini tercih ettik ve gelebildik.
2- Türk diasporası
Londra’ya çokça gelip gittim ve her geldiğimde de buradaki Türk diasporasının bir etkinliğine katıldım, hatta geçmişte ODTÜ buluşması bile organize ettim. O buluşmalarda buradaki potansiyeli, burada yaşayanları anlamaya, tanımaya çalıştım. Şu an İngiltere’de 850 bin, sadece Londra’da 450 bin Türk var. Çoğu da ingilizce eğitim veren üniversitelerden mezun olmuş kalifiye insanlar. Bu gücün varlığı, önemli geliş nedenlerimizden biri. Çünkü en başta bu kitleyle çalışma, işbirliği yapma imkanı var.
3- Londra’nın enerjisi = İstanbul’un enerjisi
İngiltere’ye gelmeden önce sıklıkla Almanya’ya giderdim. Uzun süreler de kaldım Alman şehirlerinde. Kafamda Avrupa tanımı oradan oturdu ama Londra’ya gelince bu tanımın tamamen yanlış olduğunu anladım. Londra Türkler dışında yüzlerce farklı ülkeden insanın yaşadığı, yabancı kavramının kalktığı, gece boyunca sokakların dolu dolu olduğu, tan tanımıyla enerji olarak İstanbul’un aynısı olan bir şehir. Hatta nehrin kuzey ve güney tanımı, İstanbul’un Avrupa ve Asya ayrımı gibi. Ana farkı, burada yaşam alanlarında 3-4 katlı evler var, İstanbul’da 15-30 katlı gökdelenler var. Burada yemyeşil parklar var, şehir dümdüz, İstanbul beton içerisinde, 47 tepe.
4- İş dostu ortam
İngiltere hükümeti, iş dünyasını destekleyen vergi avantajları, hibe programları ve yabancı yatırımcılara yönelik teşvikler gibi iş dostu politikalara sahip. Aynı zamanda çok farklı tipte vize imkanları sunuyorlar. Kaliteli ve yetenekli kişileri ülkelerine çekmek için sürekli yeni fırsatlar oluşturuyorlar. Bu konuyu detaylı farklı bir yazıda yazacağım.
İlk izlenimim girişimcilik adına ciddi ve sürekli etkinlikler var, her etkinlikte de kurucular, yatırımcılar ve iş kurma heveslisi olanlar bir araya geliyor ve güçlü sinerjiler oluşuyor. Şu bir ayda, 100’ün üzerinde katılım olan 2 Türk, 4 tane yabancı tanışma etkinliğine katıldım ve ciddi işbirliği fırsatları yakaladım. İş dünyasının başkenti Londra, içindeki işbirliği fırsatları, dili ve yeteneğiyle özgüvenli insanları, güçlü ekonomi ve yatırımcıları ile birçok açıdan sizi sürüklüyor.
5- İngilizce dil
Dünyanın en çok konuşulan dili İngilizce. Bizim işler de iletişim işleri olduğu için dilin önemi çok daha fazla. İlkokuldan üniversite sonuna kadar ingilizce okuyan biriyim ama ingilizceyi bu zamana kadar Koreliler ve Almanlarla konuştum. Toplantılarda hatta günlük yaşamda çoğu zaman tıkandığım zamanlar oluyor. İnanın Türkçe konuşurken İngilizce kelimeleri araya sokanlar dahil İngilizlerle iş yapmakta zorlanırlar. Dil öğrenmeyi seviyorum ama sevmek yetmiyor. Burada, küresel bir güç haline gelebilmek için İngilizceyi detaylarına kadar bilmek, burada yaşayıp buradaki insanlarla konuşarak sürekli geliştirmek gerekiyor.
Bu habere henüz yorum yazılmamış, haydi ilk yorumu siz bırakın!...