İklim Aktivizminin Renkleri
İklim aktivizmini uzun süredir duyuyoruz. Sözde iyi bir amaca hizmet etmesi gereken bu eylemlerin bazılarını anlamdırırken biraz şüpheye düşüyoruz. Greta Thunberg’in okul yerine oturma protestosuna gitmesiyle başlayan farkındalık yolculuğu, bugün bazı gençlerin Trevi Çeşmesi’ne kömür bazlı siyah sıvılar dökmesine veya Mona Lisa’ya turuncu boya atmasına dönüştü. İklim aktivizmi bir süre, sürdürülebilirlik veya plastik pipetlerden çok, dikkat çekmek adına tarihi eserlere yapılan saldırılarla anıldı. Peki, bu eylemler gerçekten amacına ulaştı mı?
Z kuşağından biri olarak, yıllardır sürdürülebilirlik kavramını daha derin ve anlamlı bir şekilde anlatmaya çalışıyorum. Ancak bu turuncu boya eylemlerini bir türlü
benimseyemedim. Amaç, dikkatleri fosil yakıtlara ve iklim krizine çekmekse; bunda bir başarı var. Hatta sürdürülebilirliğin sadece cam pipet kullanımıyla sağlanmayacağını anlatan kişilere destek veririm. Ancak bu süreçte aktivizm karşıtı ciddi bir kesim oluştu. Çünkü aktivizmi "farkındalık yaratmak" ve "bir etki koymak" yerine vandalizimle eşleştirdi insanlar. Üstelik bu eylemlerin neden olduğu temizlik ve onarım çalışmaları sürdürülebilirlik kavramına oldukça ters düştü. Bu da bence eylemlerin yöntemini ve niyetini sorgulatıyor.
Trevi Çeşmesi’ne dökülen kömür bazlı maddenin tedariği, temizlenmesi, ve buraya harcanan kaynaklar… Bütün bunlar, aslında protestoların kendi mesajını baltalıyor. Eylemin amacı, kullanılan maddenin amacı ve mesajı var tabii ki ama bir nevi paradoks yaratılıyor bu şekilde. Günün sonunda elde kalan yağlı boya mağduru bir tarihi eser ve yüklü temizlik ücretleri oluyor.
Taylor Swift’in markete jetle gittiği bir dünyada bu belki göz ardı edilebilir ama kaynak israfına karşı çıkan bir grubun böyle tek kullanımlık ve sınırlı etkili eylemler yapması, samimiyet sorgulamalarını beraberinde getiriyor.
Bu habere henüz yorum yazılmamış, haydi ilk yorumu siz bırakın!...